Kayıtlar

Eylül, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
 Merhaba.Sizlere biraz kendimizden bahsetmek isteriz.Bizler kiraz ,zeytin ve nar ağaçlarının arasında küçük,sempatik,birbiriyle bağ kurmayı seven bir okuluz. “Değişim önce kendimizden başlar”mottosuyla okulumuzu ve çevremizi olumlu yönde etkilemek için yaptığımız etkinleri sizinle paylaşmak isteriz. 1 .AtalıkTohum:Öğrencilerimiz evlerinde ,köylerinde,dedelerinin ninelerinin çıkınlarında bulunan atalık tohumları okulumuza getirdiler.Bunun için küçük bir tohum bankası kurduk. 2.Atalık Tohum Tarlası: Sürdürülebilir Tarım modeliyle ekinlerimizi ektik  ve hasat ettik.Her bir aşamasında öğretmen ve öğrencilerimiz çalıştı,emek harcadı. 3.Doğa yürüyüşleri.En az 10 bin adım diyerek ve çocuklarımızın doğanın inceliklerinin farkında varmasını dileyerek yürüyüşler yaptık. 4.Veli ziyaretleri:Velilerimiz ile olan bağlarımızı kuvvetlendirmek,onlarla fikir alışverişinde bulunmak için öğrencilerimizin evlerine gittik ve çok güzel ağırlandık. 5.Blog;Öğrencilerimizin dijitale içerik üretmelerini sağlamak
Resim
Ben Gülsever.Bir fotoğrafla geçmişe iniyorum.Evrendeki ilginç ve olağanüstü şeyleri gördügümde önce gözümle sonra ise küçük bir kamerayla anı yakalarım. Fotoğraf çekmek belki de beni en çok rahatlatan hobimdir, gördüğümüz bir çok şeyler hafızamızda kalmıyor maalesef, o yüzden küçük bir anı defteri gibi sakladığımız fotoğraflar uzun yıllar geçse de, elimize alıp baktığımızda anıları tazeler. Fotoğraf çekmesini sevdiğim kadar da bayılıyorum.Neden diye sorarsanız; anı yakalamak kadar naif ve etkileyici bir şey var mı ki dünyada? Mesela yaşlı bir dedenin eşini sevgi dolu bakışı... O fotoğrafa baktığınızda, geçmişi görürsünüz belki de,bir sokak başında elinde gazoz kapakları ile gülüşe gülüşe oyununu oynayan o çocuklar, onlar işte bir yaşlı dede ve eşi, fotoğraf çekerken insanların ve doğanın geçmiste ne yaşadıkları ve yaşanan faaliyetler gözümün önüne sanki siyah beyaz bir film şeridi gibi gelip geçer.Bir fotoğrafın önce geçmişine inerim. İnan, fotoğraf çekmek  sadece saniyelerini alır ama
Resim
Merhaba ben Hasan Şinasi.Tarih okumaları yapmayı çok severim.Size Fatih Sultan Mehmet'ten bahsetmek isterim.30 Mart 1432 yılında Edirne'de Hayata gözlerini Açtı Mehmed.Küçük yaşlardan itibaren Matematik,Kuran-ı Kěrim,Tarih,Coğrafya, Edebiyat ve özellikle Yabancı dil üzerine eğitim aldı. Farsça,Arapça,Italyanca,Ibranice,Yunanca,Latince dillerini ileri derece de hakimdi. Ve tabikide bu yüksek donanımlı eğitimini hocası Akşemseddîn'e borçluydu. 7 Yaşından itibaren Sultan ll. Murad'ın emriyle şehzade mehmed ile ilgilenmeye,öğretmenlik etmeye başladı.Bir gün Akşemseddin hocasıyla tarihe geçecek şu olayı yaşadı. Fatih Sultan Mehmet Han çocukken çok yaramaz bir öğrenciydi. Ders esnasında yaptığı şımarıklıklarla Hocası Akşemseddin'i çileden çıkarırdı. Hocası kendisine kızdığı zaman hemen "Ben Padişahın oğluyum bana bir şey yapamazsın" deyip tehdit ediyordu. Padişaha şikâyet etmeyi edepsizlik sayan Akşemseddin, durumu II. Murat'a anlatamıyordu. Ancak gün geldi
Resim
Merhabalar ben Ayşe Saydan.SÖMÜRÜLEN DOĞANIN ELEŞTİRİSİ adlı yazımı sizlerle paylaşmak isterim.Bu konu sadece yaşadığımız alanı ele almasa da yaşadığımız yerin bir tarım alanı olması dolayısıyla değinmek istediğim bir konu oldu . Doğa algısı dediğimiz algı aslında tarihsel bir dönüşüm eşliğinde devam eden bir algı olmuştur . Baktığımızda doğaya olan bakış açımız tarihsel boyutta bir değişim yaşıyor . Doğa ile insanın zorunlu birlikteliği varoluşsal bir gerekliliktir. Keza, bilinen evrende insanoğlunun yaşamını sürdürebileceği başka bir “mekân” bulunmamaktadır. Öte yandan doğanın böyle bir zorunluluğu da yoktur. Çünkü doğa tek başına kendi yaşamsal döngüsünü gerçekleştirebilir.   Öyle ki, 4 milyar yaşındaki dünyada, insanoğlunun geçmişinin henüz çok yeni oluşu, doğanın bize değil bizim doğaya olan ihtiyacımızın en açık göstergesidir. Bu doğrultuda, en basit ifadeyle, insan bir “doğa” içerisinde doğar, orada beslenir ve büyür, orada birliktelikler oluşturur ve yine orada kültürünü ve med
Resim
Ben Ceren.Size çok sevdiğim kitap Simyacı'dan bahsetmek istiyorum. Simyacı Brezilyalı yazar Paulo Coelho’nun dünya çapında milyonlarca satmış bir eserdir. Simyacı romanı birçok farklı dile çevrilmiştir. Paulo Coelho, Simyacı kitabı sayesinde dünya çapında en çok okunan yazarlar arasında yer almaktadır. Endülüslü çoban Santiago’nun masalsı hayatını anlatmaktadır. Santiago, gezginci olup yeni yerler görmek isteyen biridir. Endülüslü çoban Santiago gördüğü bir rüya üzerine İspanya’dan yola çıkıp Mısır Piramitlerinin eteklerinde hazine aramaya gider. Simyacı, Santiago adındaki Endülüslü bir çobanın İspanya’dan başlayıp Mısır’da sona eren yolculuğunu anlatıyor.  
Resim
 Ben Meliha.Sabah günüm 6'da başlıyor.Sabah serinliğiyle beraber koyunlarımız ile ilgilenirim.İşim bitince organik bir köy kahvaltısı yaparım.Burda çoğu şeyi kendimiz yaparız.Reçel,domates sosu,zeytin,yağ..Sonra en sevdiğim yere okuluma giderim.Okulda zamanın nasıl geçtiğini anlamam bile.Son sınıf öğrencisiyim ve itfaiyeci olmak istiyorum.Orman yangınları canımı çok yakıyor çünkü.Okuldan sonra atımla gezintiye çıkarım.Kendimi o kadar özgür hissederim ki,adeta uçuyormuş gibi olurum..Peki siz neler yapar,gününüzü nasıl geçirirsiniz?  
Resim
Ben Eylem.Doğayı çok seviyorum. Doğa hayatımız için önemli bir yer sahibidir. Varlığı ile birlikte bizlere güzel bir yaşam sunar. Temiz bir oksijen ile ciğerlerimiz temizlenirken bulduğumuz huzur stresten uzak tutar. Dinlenmek için doğanın bizlere sunduğu her imkanından faydalanmamız gerekir. Kendimizi tabiatın kucağına bırakarak bizi sakinleştirmesi dinlendirmesini ister. Ağaç sevgisi ile birlikte geleceğinizi ve sevdiklerinizi korumuş oluruz. Olmadıkları zaman hayatınız olmayacağı gibi temiz hava dahi soluyamayız.. Sizler nasıl davranırsanız doğaya onlarda size öyle karşılık verir. İnsanlar bilinçlendirilerek doğa sevgisi aşılanmalı gelecek nesillerde bu yolda devam etsinler
Resim
 Ben Irmak,size biraz kiraz yetiştiriciliğinden bahsedeceğim.Lütfen iyi okuyunuz,bir kiraz kolay yetişmiyor. Kiraz ağaçları sıcak bir büyüme sezonu,kış mevsiminde  belli bir süre dinlenme,yağmursuz bir çiçeklenme ve hasat  dönemini severler. Kiraz,soğuklama ihtiyacı yüksek bir meyve  türüdür.1000 saatin üstünde soğuklama ister.Bu ihtiyacı  karşılanmaz ise düzensiz çiçeklenme ve çiçek silkmeleri  görülür. Yaklaşık 1000 m. rakım yetiştiricilik için idealdir. Kış soğuklarının –20 ºC’nin altına düştüğü yerlerde  kiraz yetiştiriciliği yapılmamalıdır. Aşırı yaz sıcakları çift pistil oluşumunu,dolayısıyla ikiz  meyveyi teşvik ettiği için istenmemektedir. Çünkü böyle  meyvelerin pazar değeri yoktur. TOPRAK: Kiraz kireç oranı düşük,drenajı iyi,derin ve hafif  topraklardan hoşlanmaktadır.Taban suyu seviyesi 1m’nin  altında olmalıdır. BAZI KİRAZ ÇEŞİTLERİ: -Early Burlat : erkencidir.          -Vista: Erkencidir.  -Starks Gold (beyaz kiraz)  -Noble: Geç olgunlaşır.  -Lambert: Geç olgunlaşır. -Zira
Resim
 İlayda diyor ki; Hemen hemen hepimizin küçükken beslediği ya da beslemediyse bile beslemek için ailesini ikna etmeye çalıştığı minik dostlari olmuştur.Birini sevip onu korumak bizi güçlü kılar. Sevmek ve sevilmeyi karşılıklı olarak yapabilmeyi bize en kolay şekilde öğretenlerde hayvanlardır.Bunun en güzel örneği de yolda bi hayvanin başını okşadığınız için sizi yol boyunca takip etmesi gibi.Hayvanlar bizimle her zaman ilgilenmeye hazirlardir. Size bağlı yaşayıp karşılık beklemezler.Onlarla birlikte sadık olmayı affetmeyi sevmeyi daha bir cok duyguyu öğreniriz. Hayvanlar iyi ki varlar..
Resim
 Hasibe'nin Gözünden Bağyurdu; Benim gözümden Bağyurdu ;hala daha eski geleneklerini tam anlamıyla yitirmemiş, halkın bir şey olduğunda(düğün, cenaze, vb) bir arada olduğu, komşuluğun hala devam ettiği, insanların iyi ilişkiler kurabildiği, çoğu kişinin birbirini tanıdığı bir yer ve aynı zamanda ortam olarakta doğa ile iç içe, meyve sebze olarakta çoğu şeyin yetişebildiği(en çok kiraz) elverişli bir iklime sahiptir bana göre bağyurdu sakin bir yaşamı sevenler, kalabalığı sevmeyenler için güzel bir yerdir
Resim
Merhbalar, Bizler Bağyurdu Anadolu Lisesi öğretmen ve öğrencileriyiz.Dijital içerik üretmek,farkındalıklarımızı arttırmak,bazen küçük şeylerin nasıl da hayatımızı değiştirdiğini görmek,bazen gönül gönüle vermenin insanı nasıl da büyüttüğünü görmek için burdayız.Sevgilerimizle..